Sinister, 2012 yapımı bir korku filmi olarak, izleyicileri gerilim dolu anlarla buluşturuyor. Filmin başrolünde Ethan Hawke, karanlık bir geçmişle boğuşan bir yazar olarak karşımıza çıkıyor. Gizemli bir video kaydı ve ona bağlı öteki dünyada yaşanan korkutucu olaylarla, izleyiciler adeta koltuklarına sıkı sıkı yapışıyor. Gerçek bir hikayeden esinlenen film, izleyenleri bilinmeyenin yıktığı bir dünyaya sürüklüyor. Sinister, her köşesinde gizem ve korku barındıran atmosferi ile korku türü severler için kaçırılmaması gereken bir yapım.
Ethan Hawke’ın etkileyici performansı, filmde başrol oyuncusu olarak dikkat çeker. Jennifer Carpenter, Ellison'un karısı Tracy rolüyle duygusal derinlik katar. Julianne Richardson, onların çocuklarıyla birlikte olayların merkezinde yer alarak ailenin dinamiğini etkiler. Ayrıca, filmdeki yardımcı karakterler de hikayenin akışına katkıda bulunarak karakterlerin evriminde önemli roller üstlenirler. Hawke ve Carpenter’ın arasındaki kimya, filmin gerilimini önemli ölçüde artırırken, izleyiciye hem korku hem de empati hissi verir.
Sinister, korkunun sadece bir dışsal güçten değil, aynı zamanda kişisel ve ailevi trajedilerden kaynaklandığını gösterir. Film, izleyicilere yaşanan karanlık olayların, insan ruhu üzerindeki etkilerini ve toplumun bu tiplemelerle başa çıkma biçimini sorgulatır. Yönetmen, korkunun yalnızca korkutucu görüntülerden değil, aynı zamanda bilinmezlikten kaynaklandığını vurgular. Ellison karakteri üzerinden, yazmanın ve geçmişle yüzleşmenin getirdiği sorumluluğu izleyicilere aktarırken, izleyenlerin kendi korkularıyla yüzleşmesine de zemin hazırlar.
Sinister, karanlık tonlara sahip görüntüleri, soğuk renk paleti ve gotik atmosferi sayesinde sinematografik açıdan etkileyicidir. Tarzı, yalnızca ortamın görsel olmasını değil, aynı zamanda hissedilen korkunun yoğunluğunu da pekiştirir. Düşük ışık kullanımı ve kameranın hareketleri, izleyiciye sürekli bir tehdit hissi aşılayarak gerilim arttırır.