Psycho, sinema tarihinin en büyük ustalarından biri olan Alfred Hitchcock'un başyapıtıdır. 1960 yılında vizyona giren bu film, teknik yenilikleri ve cesur kurgusuyla dikkat çeker. Korku sinemasına yön veren Psycho, gerilim ve psikolojik unsurları birleştirerek izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunar. Psycho, özellikle 'duş sahnesi' ile sinema tarihine damga vurmuş ve birçok film için ilham kaynağı olmuştur. Hitchcock'un ustalıkla işlediği karakter psikolojileri, filmin derinliğini artırırken, her sahnesinde izleyiciyi diken üstünde tutar. Film, günümüzde bile hala korku türündeki en iyi örneklerden biri olarak gösterilmektedir.
Psycho filminde Anthony Perkins, Norman Bates karakterini canlandırır ve bu rolüyle büyük bir üne kavuşur. Janet Leigh ise Marion Crane rolüyle dikkat çeker ve film tarihine geçti. Vera Miles, Marion'un kız kardeşi Lila Crane'i üstlenirken; Martin Balsam, dedektif Arbogast rolüyle hikayeye katkıda bulunur. Anthony Perkins'in performansı, izleyicilere hem korku hem de merhamet duygusu hissettirirken, Janet Leigh'in etkileyici oyunculuğu da filmdeki gerilimi daha da artırır. Bütün bu oyuncular, Hitchcock'un usta yönetmenliği altında unutulmaz bir performans sergiler.
Psycho'nun ana fikri, insan psikolojisindeki karanlık derinlikleri keşfetmektir. Hitchcock, insanın gizli taraflarının nasıl korku ve dehşete dönüşebileceğini gösterirken, aynı zamanda cinsellik, suçluluk ve kimlik gibi temaları da işler. Film, izleyicilere güvenli kabul edilen yerlerin (öyle ki bir motel) ne kadar tehlikeli olabileceğini ve insanların yüzeydeki masum görüntülerinin altındaki karanlık sırları sorgulattırır. Norman Bates karakteri, hem victim hem de perpetrator olarak iki yönüyle korkutucu bir figür haline gelir. Psycho, izleyenleri derin bir sorgulama içine çeker; insanın ne kadar güvende olduğunu ve gizli korkularla yüzleşmek zorunda kalabileceğini hatırlatır.
Psycho, görsel anlatımı ve çekim teknikleriyle dikkat çeker. Hitchcock, ışık ve gölgeyi ustaca kullanarak karanlık atmosferler yaratır. Film, çeşitli açılardan çekilen sahneleriyle ve özellikle 'duş sahnesindeki' hızlı kesimlerle tanınır. Gerilimli anlarda müzik de önemli bir rol oynar; Bernard Herrmann'ın besteleri, izleyicinin duygusal tepkilerini artırır.